30 Haziran 2015 Salı

Işık Neden Hapşırmayı Tetikler?


Bazı insanlar karanlıktan yoğun ışığa geçtiğinde refleks gereği hapşırır.

Manchester Üniversitesi’nde patoloji uzmanı Emyr Benbow 1991’de Britanya Göz Hekimleri Dergisi’ne yazdığı mektupta “Küçük ve önemsiz semptomlar bile adı konulduğunda, o konuda fazla bir bilgi sunmuyor olsa bile daha kolay tolere edilebilir” diyordu. Benbow, kendisinin de mustarip olduğu ışık kaynaklı hapşırma refleksinden söz ediyordu. Bunun “normal insanlarda görülebileceğini” öğrendiğinde rahatlamıştı biraz.

Bu konudaki ilk araştırma 1950’lerde Fransız araştırmacı Sedan tarafından yapılmış. Göz muayeneleri için kullanılan lambayı bu hastaların gözüne tuttuğunda hapşırdıklarını görmüş. İncelediği altı hasta güneş ışığına, fotoğraf makinalarının flaşına ve biri de ultraviyole ışığa ilk maruz kaldığında hapşırıyordu.
1964’te doktror H C Everett bu sendroma “ışık kaynaklı hapşırma refleksi” adını vermiş ve Nöroloji dergisine bu konuda bir makale yazmıştı. Everett dünya nüfusunun yüzde 17 ila 35’inin bu sendromdan etkilendiğini tahmin ediyordu.
Bu refleksin eskiden beri bilindiği görülüyor. Yunan filozof Aristoteles bile bir kitabında bundan söz etmiş, ancak kaynağını ışık yerine ısıya dayandırmıştı.

Bu soruna yol açan gen cinsiyetle ilgisi olmayan bir kromozomda bulunuyor ve sadece anneden ya da babadan geçmesi yettiği için dominant bir gen olarak adlandırılıyor.

2010’da Nicholas Eriksson öncülüğünde bir grup genetikçi, bu refleksten sorumlu olabilecek iki adet tek nükleotid polimorfizm (SNP) tespit etmişti (rs10427255 ve rs11856995). SNP’ler insanın genetik diziniminde tek harfteki değişikliğe işaret ediyor. Bunlardan biri ışık kaynaklı epilepsi nöbetine neden olan bir genin yakınında bulunuyor.
Fakat araştırmacıların topladığı bilgilere rağmen gözdeki ışık etkisinin neden hapşırmaya yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Fakat ihtimallerden biri, gözlerle burunu birbirine bağlayan beşinci kafa siniri ya da üç ikiz siniri (trigeminal) üzerinde yoğunlaşıyor.

Bir başka ihtimal ise otonom sinir sistemine ait ya da “parasempatik genelleme” olarak bilinen bir işlemin sonucu olabilir. Parasempatik sinir sistemi vücudun sindirim, boşaltım, vücut salgıları ve cinsel uyarılma gibi otomatik işlemlerini düzenliyor. Bir uyarıcı vücudun bir yerindeki parasempatik sinir sistemini uyardığında bunun diğer bölgelerdeki parçaları da harekete geçiyor. Yani ışığa maruz kaldığında gözbebekleri küçülürken bu etki burun mukoza zarında salgıya ve tıkanmaya ve bunun tetiklediği bir hapşırmaya yol açabilir.
Işık kaynaklı hapşırma basit ve önemsiz gibi görünebilir. Fakat Benbow’un 1991’de yazdığı mektupta belirttiği gibi belli durumlarda bu refleks tehlike oluşturabilir. Örneğin uzun süre karanlık bir tünelde araba sürdükten sonra gün ışığına çıkmak hapşırma refleksini tetikleyebilir ve hapşırma sırasında yaşanan anlık körlükle birleştiğinde bu durum tehlikeli olabilir. Ayrıca beysbol oyuncuları ve akrobatlar açısından da aynı tehlike söz konusudur.

Jason G Goldman
BBC Future

Neydi-Ne Oldu










24 Haziran 2015 Çarşamba

24 Haziran


'İstanbul'da üniversite öğrencileri, Amerika Birleşik Devletleri 6.Filosu'nun ziyaretini protesto etti.'

[24 HAZİRAN 1967]

Aurora Borealis








Kutuplara yakın bölgelerde gözlenen atmosfer olayı, bu kez Amerika Birleşik Devletleri'nde gözlendi. Minnesota eyaletinde gökyüzü, kırmızı, yeşil ve sarı renkteki ışıklarla aydınlandı.

Nefes kesen doğa olayı, Güneş'teki patlamalarla uzaya saçılan parçacıkların dünyanın manyetik alanıyla etkileşime girmesi sonucu meydana geliyor.

Güneş’in yüzeyinde pazar günü gerçekleşen patlamaların etkisi önceki dün dünyaya ulaşmıştı. Amerikalı uzmanlar, 2005 Eylül’ünden beri görülen en şiddetli patlama ile karşılaşmış olabileceklerini belirtmişti.

22 Haziran 2015 Pazartesi

En Huzurlu Ülkeler Belli Oldu



Ekonomi ve Barış Enstitüsü dünyanın en huzurlu ülkeleri sıralamasını yayımladı.
Barış, huzur, ticaret, kültür, ekonomi ve politika gibi faktörler gözönünde bulundurularak yapılan araştırmada ayrıca, ülkelerin kendilerinde ya da bulundukları bölgelerdeki savaş durumları ve ülkelerin savaşlara katılımları önemli rol oynuyor.

Araştırmada, Charlie Hebdo ve sonrasında yaşanan saldırıların Fransa'daki huzuru azalttığı görülürken, Yunanistan'ın ekonomik sıkıntılara rağmen 22 basamak yukarı çıktığı dikkat çekiyor.

Listenin son sırasında ise Suriye bulunuyor. Libya ve Ukrayna bir önceki yıla oranla huzuru en çok düşen ülkeler olurken, araştırmada dünyanın gayrisafi milli hasılasının yüzde 13'ünün savaşlara harcandığı da belirtiliyor.
Araştırma kapsamında incelenen 162 ülkenin 81'inde huzur artarken, 78'inde ise azaldığı görülüyor. En huzurlu 20 ülkenin 15'i Avrupa'da bulunuyor.

Yayımlanan raporda, Türkiye Avrupa ülkeleri arasında 36. ve son sırada yer alırken dünyada ise 162 ülke arasında ancak 135'inci oldu.

Raporda, başkent Kopenhag'da 14 ve 15 Şubat'ta yaşanan iki terör saldırısına rağmen Danimarka'nın, sıralamasının değişmediği dikkat çekiyor.

Küresel Barış Endeksi'ne göre İzlanda ve Danimarka dünyanın en huzurlu iki ülkesi olmayı sürdürüyor.

İşte dünyanın en huzurlu 10 ülkesi:



1.   İzlanda
2.   Danirmarka
3.   Avusturya
4.   Yeni Zelanda
5.   İsviçre
6.   Finlandiya
7.   Kanada
8.   Japonya
9.   Avustralya
10. Çek Cumhuriyeti



NTV

18 Haziran 2015 Perşembe

Çevre Dostu Karga


İzmir Kültürpark'ta yaşayan bir karga, yeşil alana bırakılan strafor tabağı, içinde bırakılan az miktardaki pilavı yedikten sonra, ağzıyla götürüp çöpe attı.
Yeşil alan üzerine bırakılan tabaktaki pilavı gören karga, önce içindeki pirinçleri yiyerek karnını doyurdu.

15 Haziran 2015 Pazartesi

Uçaklar Dik Kalkış Yapabilir Mi?


Dik kalkış yapan uçak gördünüz mü? Uçakların böyle bir manevra yapabileceğini düşünmemişsinizdir.
Boeing uçaklarının en yeni modellerinden 787-9 Dreamliner uçağı Paris Hava Gösterisi için prova yaparken görüntülendi. Normal kalkış yapan uçak birden dikey bir şekilde yükselmeye başlamıştı.

İzlemek için tıklayınız: https://youtu.be/KYbM-3E11Qo

Böyle bir kalkışı normal havaalanlarında göremezsiniz elbette. Dik tırmanış büyük bir hava direnci yaratır, çünkü uçak ileri doğru giderken daha az aerodinamik bir konumdadır. Bu uçağın hızını azaltır ve durma noktasına yaklaştırır.
Peki böyle büyük bir uçak nasıl oluyor da böylesine aşırı bir açıda havada kalabiliyor?


Bunun sırrı kanatların altındaki iki büyük General Electric motorunda yatıyor. Birden fazla motoru olan tüm uçaklar motorların tümünü kullanmadan kalkış yapma gücüne sahip olması gerekir. Yani eğer uçağın iki motoru varsa kalkışı tek motorla, dört motorluysa üç motorla yapabilmelidir.
Boeing 787’lerde her iki motorun normal çalışması demek epeyce büyük bir yedek gücün ihtiyaç olduğunda kullanılabilmesi demek. Herhangi bir yolcu ve kargo taşınmıyor olması da ekstra güç sağlamış oluyor.

Paris Hava Gösterisinde insanlar bu türden görüntüleri izlemek için epey para ödüyor.
Amerikan Donanmasına bağlı P-8 Poseidon uçağının yaptığı benzer bir gösteriyi izlemek için buraya tıklayın: https://youtu.be/CoU0fbOicNk


Askeri uçaklar sesten hızlı uçabilen ve manevra yeteneği yüksek araçlardır. Bu nedenle bu türden dik kalkışları daha rahat yapabilirler.
1950’lerden 80’lere değin kullanımda olan İngiliz Hava Kuvvetlerine bağlı BAC Lightning avcı uçakları bu rahat dik kalkışlarıyla tanınıyordu. Bu uçakları kullanan pilotlar kendilerini rokete binmiş gibi hissettiklerini ifade ediyordu.

 Bu bağlantıdaki son videoda bu kalkışı görebilirsiniz: https://youtu.be/rfVjgn-mY7k

Stephen Dowling / BBC Future

Osmanlı Tarihi'nde Efsaneler ve Gerçekler

Halil İnalcık tarafından kaleme alınan Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler adlı kitapta tarihin tozlu sayfalarında büyülü bir gezinti sizleri bekliyor.

Prof Halil İnalcık, Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi tarafından dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2000 bilimci arasında gösterilmiştir. Ayrıca Harvard Üniversitesi gibi seçkin birçok üniversitede ders veren ve birçok ödüle layık görülen İnalcık, dünya üniversitelerinde okutulan bir isim haline de gelmiştir. 1992’de Bilkent Üniversitesi’nde lisansüstü okutulacak Tarih Bölümü’nü kurması istenen İnalcık çalışmalarına burada devam ediyor.

Türkmenler, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşu, İstanbul ve Boğazlar’ın fethi, Kösem Sultan’ın hayatı ve bunlar gibi daha birçok Osmanlı efsanesi gerçekler ile su yüzüne çıkıyor.

Bu kitap sayesinde, okul hayatınız boyunca size öğretilenlerin üzerine daha fazla bilgi koyabilir ya da belki bildiklerinizin sadece bir efsaneden ibaret olduğunu görebilirsiniz.

14 Haziran 2015 Pazar

Penis Nakli Yapılan Genç Baba Oluyor

Güney Afrika'da penis nakli yapılan 21 yaşındaki gencin baba olacağı açıklandı.

Ameliyatı yapan doktor Andre van der Merwe, BBC'ye açıklamasında adı açıklanmayan gencin kız arkadaşının dört aylık hamile olduğunu ve "bu gelişmenin operasyonun işe yaradığını gösterdiğini" söyledi.

Dünyanın ilk penis nakli yapılan insanı olan genç sünnet sırasında cinsel organını kaybetmişti. Stellenbosch Üniversitesi ve Tygerberg Hastanesi cerrahları Aralık'ta dokuz saat süren operasyonla, bağışlanan bir penisi hastaya nakletmişti.Dr Van der Merwe gencin kız arkadaşının hamile kalmasına çok sevindiğini, babalık testine gerek görmediğini, zira çifte inanmamak için bir neden olmadığını söyledi.
Der Merwe, "Ameliyatla amaçladığımız da buydu; idrarını yapabilmeli ve cinsel ilişkiye girebilmeliydi. Kısır olmasını beklemiyorduk. Çünkü sorun testiste değil penisindeydi" dedi.

Penisi bir santimetre kalmıştı

Dr Van der Merwe, cerrahi ekibin operasyonla ilgili henüz değerlendirme yapmadığını, buna bağlı olarak yeni penis nakli operasyonları gerçekleştirebileceklerini söyledi. Sünnet sırasında 18 yaşında olan gencin penisi yanlış müdahale sonucu bir santimetreye inmişti. Ameliyat sırasında ince damarları sinirlere bağlamak için yüz nakli operasyonlarındakine benzer bir teknik kullanıldı. Daha önce bazı ülkelerde penis nakli denenmişti. Çin'de yapılan bir operasyon başlangıçta başarılı olmuş ancak daha sonra vücut penisi reddetmişti. Doktorlar, Güney Afrika'nın penis nakline en fazla ihtiyaç duyulan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Geleneksel sünnet törenlerinde her yıl onlarca - bazılarına göre yüzlerce - çocuk ölüyor ya da sakat kalıyor.

BBC Türkçe

Bu Tabloda 8 İnsan Yüzü Gizli


Ressam Şaziment Duran’ın farklı açılardan bakıldığında 8 insan yüzünü bir araya getirme başarısını gösterdiği ve Türkiye’de ilk olan ‘Diriliş’ tablosu, İtalya’dan teklif aldı.

Yıllardır birçok başarılı tabloya imza atan İzmirli ressam Şazıment Duran’ın son tablosu Diriliş içerisinde barındırdığı birbirinden farklı yüzlerle dikkat çekiyor. Optik yanılsamalar ve ışık oyunlarının uygulandığı tabloda resim farklı mesafe ve açılardan görsel çeşitliliği artırıyor. Sırlarla dolu resimde tam 8 değişik insan yüzü gizli olarak bulunuyor. Sanatçı Duran’ın tablosunda Da Vinci’nin tablosundaki gibi şekil ve ışık değiştikçe gizli yüzler de ortaya çıkıyor.

KAYBETTİĞİ BEBEĞİNİ DE TABLOYA YANSITTI

Tabloda kaybettiği bebeğini de resmeden sanatçı Şazıment Duran, hayatındaki dirilmesini istediği sevdiklerini tabloya yansıttığını anlattı. Yola çıkış öyküsünü paylaşan Duran, “Birgün Paskalya kutlaması vardı ve Ortodoks Kilisesi’ne davetliydim. Orda Peder’in söylediği sözler çok etkiledi beni. İsa’nın tekrar dirilme ümidini anlatıyordu. Ve ben de eve geldim çalışmaya başladım. 18 saat boyunca çalıştım, tüm hayatımdaki dirilmesini istediğim her şeyi annemi, babamı, çocuklarımı yaşamımda kimler varsa onları yaptım. Bir bebeğimi kaybetmiştim yıllar önce, onu da orada resmetmek istedim. Herkes her şeyin dirilmesini istiyor, insanlar kaybettiklerinin de dirilmesini istiyor. O etkilenme içinde 18 saat içerisinde bitirdim” dedi.

“IŞIK DEĞİŞTİKÇE DİRİLEN YÜZLER DE DEĞİŞİYOR”

Tablonun çok ilgi çektiğini aktaran ressam Şazıment Duran, şöyle devam etti:

“Bebeğin gözleri hareket ediyor. Bir yerden baktığınıza ışık kırılmalarında uyuyor, diğer yerden baktığında ‘acıktım mama ver’ diyor. Yani o kadar hareketli. Işığı ayarlamak tabi benim için o an zor olandı. Ama 18 saat uykusuzluğuma değdi ve güzel bir tablo çıktı. Günün her saatinde tablodaki dirilişleri görebilirsiniz. Bir yüzün dirildiğini göreceksiniz orda, biz onu yansıtmaya çalışıyoruz zaten. Bütün resimler ışık ve gölge oyunudur. Siz o ışığın ve gölgenin gelmesiyle neler yansıtıldığını, olayın ortaya çıkışını görürsünüz. Ben o ışık gölge oyunları ile biraz fazla oynadım. Işık değiştikçe dirilen yüzler de değişiyor.”

TÜRKİYE’DE İLK

Tabloda 8 normal suret olduğunu anlatan Duran, “Sekiz tane normal suret var. 6 tanesi normal ışıkla baktığınızda görülüyor, diğerleri optik kırılmalarla görülüyor. Bir tane de sırrımız var içeride esas konu o zaten. Bunu ancak optik kırılmalarla görebilirsiniz. Da vinci çok beğendiğim ressamdır. Bütün ressamlar bu ışık ve gölge oyununu uygularlar. Bütün yaptıkları resimlerde kırılma vardır. Daha önce yapıldı mı yapılmadı mı bilmiyorum. Bir tablo üzerinde 9 suret yapıldı mı bilmiyorum ama varsa çıkabilir. Şu ana kadar ilk olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

Duran tablosunun İtalya’da bir sergide sergilemek için davet edildiğini ve Ekim ayında ’Diriliş’ tablosunun yurt dışındaki sanatseverlerle buluşturmanın heyecanını yaşadığını ifade etti. 

NTV Haber

Hallâc-ı Mansûr


''Işığın olmadığı yerde gölgeler,
Gölgenin olmadığı yerde güneşler olur mu?
Güneşin olmadığı yerde insanlar,
İnsanların olmadığı yerde cennet olur mu?
Cennetin olmadığı yerde ateşler,
Ateşten köprüler üzerinde ayak izleri
Çiğnenmiş toprağın olmadığı uzak yerlerde
Çağlayan ırmaklar olur mu?
Ruhların olmadığı yerde yaşam,
Yaşamın olmadığı yerde zaman olur mu?
Zamanın durduğu yerde Sen,
Sen'in olmadığı tek bir rüyam olur mu?''

                                    En-el Hak Gizli Öğretisi

13 Haziran 2015 Cumartesi

''Bölge Yeniden Dizayn Ediliyor, IŞİD Maşa''

"Biz Suriye devrimine tüm gücümüzle destek verdik. Esed belasını defetmekten öte herhangi bir gayemiz de olmadı. Ancak süreç ilerledikçe yeni denklemler oluştu.

Önce IŞİD büyük bir gürültü kopararak özgürleştirilmiş bölgeleri işgal etti. Sonra ABD ve küresel güçler oyuna dahil oldu. Suriye halkına 4 yıldır yapılan olağanüstü katliamlarına göz yumanlar, bir anda Kürtleri vahşi IŞİD’in elinden kurtaran hümanistlere dönüşüp bölgeye müdahele etti. IŞİD koalisyon tarafından yenilgiye uğratılarak bölgeden çekiliyor. Onlardan boşalan yerlere ise hemen hiç kayıp vermeden ilerleyen YPG yerleşiyor. IŞİD’in olmadığı köyler dahi koalisyon uçakları tarafından vuruluyor.

Bu çok net olarak demografik yapıyı yeniden şekillendirme çabasıdır. Şu ana kadar en az 300 Arap ve Türkmen köyünü ele geçirdiler. Bize bu durumda iki seçenek bırakıyorlar; yeni oluşturulan Kürt Ulusal Kantonu'nda YPG hükümranlığı altında yaşamak veya Türkiye’ye göç etmek."

                         Cephe Suvvar Tel Abyad Komutanı Dr. ÖMER DEDE

Koruncuk Vakfı - Her Çocuk Sevgiyle Büyümeli

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

Müzik:FAZIL SAY

Hürriyet Nedir?

                          Hürriyet, bazen gidilmez denilen yerlere gitmektir...
                                          ...Bazen sadece eve dönebilmek.

                                                        Hürriyet (2004)

'Fatih ve Şehzadesi' Tablosuna Yakın Markaj

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı, dünya müzayede devi Sotheby’s tarafından açık artırmayla satışa sunulan İtalyan ressam Gentile Bellini’nin “Fatih ve Şehzadesi” adlı yağlı boya tablosunu yakın markaja aldı. Tabloya 300-400 bin sterlin fiyat biçiliyor. Kültür Bakanlığı yetkilileri, “Müzayedeleri takip eden araştırma kurulumuz Fatih ve Şehzadesi tablosunu değerlendirecek” dedi. Ressam Işık Çuhacıoğlu, “Türkiye için devrim niteliğinde bir resim. Bakanlık satın almalı” diye konuştu.

                                                        Habertürk

The Divine Geometry

                                                   by Alexey Kljatov